Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Marka İsimlendirme Yöntemleri

- Markaların isimleri nasıl konuyor?- - Bu isimleri verirken hangi kriterlere bakıyorlar? Marka isimleri için hazırlana beş kategori Fonksiyonel, Buluşçu, Ritimli, Anımsatıcı, Kullanıcı Deneyimini isimlendirme. 1-Fonksiyonel İsimlendirme Ürünün fiziksel olarak fonksiyonunu direkt anlatır. Firmanın uzmanlık alanı markanın isminden anlaşılır. Örneğin "BMW" (Bayerische Motoren Werke) veya "Subway" gibi. 2-Buluşçu, Yenilikçi İsimlendirme Sektörde isim tektir, yenidir. (Unique) Bu isimler genellikle Yunan ve Latin fonetiğinden seçilir. Örneğin "Agilent Technologies" veya "Alliant Networks" gibi. Avantajları: Global anlaşılırlık, Yunan ve Latin fonetiğinin "güven ve işini bilir" algısı yaratması. Dezavantajları: İnsanlara soğuk ve sıkıcı gelmesi ve bu nedenle pazarlama potansiyeli küçük. 3- Ritimli İsimlendirme bu isimler, kullanıcının söylerken deneyim yaşadıkları isimlerdir. Örneğin "Google, Kleenex veya Snapple" gibi. Avantajla

Zebra'da bir mandalina'lı

Sanat yönetmenimiz Çiğdem'in İstanbul'a yerleşip Zebra'da işe başlaması beni çok mutlu etti. Zebra'nın iyi bir ajans olduğunu biliyoruz. Çiğdem'in bizde olduğu gibi orada da yaratıcı işler çıkaracağını ve güzel arkadaşlıklar kuracağını biliyorum. Herkese hayırlı olsun.

merhaba Mandalina!

merhaba herkese, evet bende sizinle ilgili gelişmeleri blog'dan takip ediyorum... başka neler yapıyorsunuz? deniz, banu, osman, birsu ve hande!sizden pek haber alamıyorum, umarım herkesin keyfi yerindedir... yeni işler yeni projeler varmı bakalım?:) insallah ankara'ya geldiğimde görüşmek üzere!

ben geldim...

Çok özledim hepinisi... Siz sevgili mandalinalarla gitmek istiyorum bir dahaki tatile... Hem belki geri de dönmem o zaman...

Sıcaklarrrrrrrrrrrrrrr......

Bitsin artık bu sıcaklar. Ruh gibi gezmekten bıktım artık. Ne uyku kaldı, ne iştah, ne de herhangi bir şey için dermanım. Bu sıcaklar bizi mahvetmeden bir an önce geçse... :(:(:(

Su

Baktıkça, aktıkça, kayalara çarptıkça ıslanıyoruz açıkça. Unuttukça, su bekliyoruz sıra sıra soldukça, Mutluyuz ama oldukça. Bekliyoruz karaya tünemiş gemileri zaman doldukça.

Konumuz...

Konuşmadan, maddenin maneviyat kalkları inandırıcı olmuyor. Konuşun, konuşun, konuşun... Konuştukça küllerinizden bir daha oluşun.

Selam

Herkese günaydınnnn. Serhan ve Gizem olmasa bu blogda okuyacak bir şey bulamayacağ1z anlaş1lan. Hepinizi çok özledim. Sibel'ciğim doğum günün kutlu olsun, mutlu yıllar. Deniz'ciğim seni aramıştım ama sana da tekrar mutlu yıllarrr.

Ferdaşeker

Hoş geldiniz bayan Soyaltay, yıllar sonra aynı atmosferde bulunmaktayız sizinle, ajansımız Tevfik Fikretli doldu, marşımızı Pazartesi sabahları toplantılarında söyleyebiliriz yine!

BİR hoş SUnum...

BİR den anladım ki SU ymuş sabahların serinliğini yaz 12'lerinde bize yaşatan. Geçmişin benden geçememiş tınılarını, klasikler sandığına koymadan yanınızda getirip nota nota dinlettiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum size.

Niye, neye?

Peşinde saniyelerin... Deliksiz ve uyumsuz yastık tepeleri. Ardında yalansızın bırakılan, sıcak demirlere kazınmış özürler. Zeminin doğrusalında çift çift kürekler, Denizin mavisine, İnişler, çıkışlar, çıkınlar, "sakın"lar... Sabahtan yazılan manası çok bir uzak bana yakınlar. Evet niye yazıyorum böyle şeyler? Olsa bir cevabı acaba neye benzer.

Gizem'den doğum günü maili aldım, içeri odadan atmış !

Hayatımda bu kadar sahtekar birini görmedim, benimle güzel sohbetler yaptığını söyleyen bu Gizem adlı reklam yazarımız, benim odama gelip iki çift laf etmeme fırsat bırakmadan içeriden telefon geliyor, Gizem'i müşteri arıyor v.s. diyorlar. Bunlar anlaşmalı sanki bilmiyorum, Gizem'i kurtarma operasyonu.:) Mail: Sevgili Nurettin Bey, Rahat, huzur dolu, bol tatilli ama az özletmeli bir emeklilik diler, 20 yillik kariyerin keyfini çatma zamanının geldiğini söyleyerek size güzel sohbet, tavsiye ve konuşmalarınız için teşekkür ederim. Daha onlardan çok yapacagız!! Bir de tabii ki MUTLU YILLARRRRRRRRRRRRRRRRRRRRRR, nice yeni yaşlara.. Sevgiler. Gizem

...

Stajının son gününde staj pastasının son dilimini yemekte olan stajyer, bugünlerde tanıdığı tupturuncu canlı mı canlı kıpır kıpır elli ayaklı mandalinalara bu lezzetli staj için teşekkür eder!! Ve ışıklar yavaş yavaş söner.. perde kapanırken takılır.. kapanamazzzz.. arada gelir ne de olsa stajyerus :)

Kestaneli Geceler...

Tatil havasındayım... Sanki bir elimde kumsal bir elimde deniz, tüttürüyorum sabahları... Deniz yıldızıyım kimi zaman, çoğu zaman da yunusum şair elinden... Off offf bastığım tuşlar tavla zarı gibi geliyor uzaktan, hep yek, hep tek! Herkes çıplak, sevişmeler ıslak! Ne zaman kış olacak, gireceğim kavuğuma, uzanacağım sobanın yanına... Ne zaman kestanelerimi kızartacağım, elimi yakacağım? Bıktım bu yaz havasından. Griye dönmek istiyor yüzüm... Üşümek istiyorum! Sokulmak istiyorum! Yağmurlu bir günde "onu" görmek istiyorum! Sundurmanın altında sevişmek istiyorum! Beyaz taneleri elimde eritmek istiyorum! Artık kestanelerimi istiyorum!

Teşekkürler

Güzel dilekleriniz için çok teşekkür ederim arkadaşlar (siz hariç Osman Bey) . Çiğdem'ciğim önce Didim, Kuşadası sonra da Kaş'a gideceğim.

Hoşgeldin Tatil

Her ne kadar yarın bu saatlerde "uzanmışım kumsala, güneş damlar içime" diye mırıldanırken aheste günlere merhaba demiş olmanın keyfini yaşayacak olsam da, hepinizi çoook özleyeceğim arkadaşlar. Ege'nin serin mavi sularında sık sık kulaklarınızı çınlatacağım. ÖPÜLDÜNÜZZZZZZZZZZ
Ada vapurunu kaçırmadan, pırpırları döndüren rüzgar kasırga gücüyle ormanları dağıtmadan, dokunsun teninize buza batmış su dalgaları. Islak kumları yengeçler korusun, Saçlarınız kıvrılsın.. güneşe karşı yürüdüğünüzde yosun olsa adım, kumsal olsa, ege olsa, ada olsa, poyraz olsa dedirtsin martılar. kirpileri dikenlerini toplayıp, şehrinizden yol yapsa buraya kadar derdiniz mutlaka, cennet adanın pırpırından gökyüzüne kadar!

En uzun gece.

Cuma değil miydi 5 günün yorgunluğunu biriktiren, çoraptaki sökükleri annelere diktiren, çocuklara 10'da yatabileceklerini müjdeleyen. O'ydu haftanın sorgusuyla tanıştıran bizi, O'ydu sahibi akşam randevularının, O'ydu beklenen en uzun gece. Hala O mu acaba cumartesi öncesi düşleriyle bizi uyutan?