Herkese günaydınnnn. Serhan ve Gizem olmasa bu blogda okuyacak bir şey bulamayacağ1z anlaş1lan. Hepinizi çok özledim. Sibel'ciğim doğum günün kutlu olsun, mutlu yıllar. Deniz'ciğim seni aramıştım ama sana da tekrar mutlu yıllarrr.
Yarın bana tatil yolu görünüyor... Akdeniz'in sıcak sularında keyif yaparken sizi çok özleyeceğim... Yarın sevgili Sibel'imin doğum günü, ben bugünden kutluyorum...
Hoş geldiniz bayan Soyaltay, yıllar sonra aynı atmosferde bulunmaktayız sizinle, ajansımız Tevfik Fikretli doldu, marşımızı Pazartesi sabahları toplantılarında söyleyebiliriz yine!
BİR den anladım ki SU ymuş sabahların serinliğini yaz 12'lerinde bize yaşatan. Geçmişin benden geçememiş tınılarını, klasikler sandığına koymadan yanınızda getirip nota nota dinlettiğiniz için ayrıca teşekkür ediyorum size.
Peşinde saniyelerin... Deliksiz ve uyumsuz yastık tepeleri. Ardında yalansızın bırakılan, sıcak demirlere kazınmış özürler. Zeminin doğrusalında çift çift kürekler, Denizin mavisine, İnişler, çıkışlar, çıkınlar, "sakın"lar... Sabahtan yazılan manası çok bir uzak bana yakınlar. Evet niye yazıyorum böyle şeyler? Olsa bir cevabı acaba neye benzer.