Biraz önce bir yazma hevesi geldi ki sormayın! Dedim giriyim de yaziyim bir şeyler, artık Allah ne verdiyse... Aaa site Çince ya da Japonca açılmasın mı? Bendeki hevese bakın, bastım ezbere tuşlara ve yazmaya başladım. İstanbul bütün rehavetini bizim sokaktan geçerken, pelerininin altından camımın önüne bırakmışken, kapıdan Superman girdi ve bütün kötülükleri karşı kıyıya savdı. Ben de yanağına bir öpücük koyarak, baskıya yetişecek ilanları verdim kolunun altına, gazeteye yetiştirsin diye, (nedense benim odamda duruyorlarmış) hızla uzaklaştı beni sevdiğini söyleyerek... Ben sadece Seni... yi duyabildim ama olsun o da yeter... Rehavet gidince ve puslu hava kalkınca denizde beliren ufuk çizgisi renklerini üstüme saldı. Ayna gibiyim, yansıyorum etrafa... Bugün güzeldi, yarın da öyle olacak hissediyorum. Uzaklardan bir ses duyuyorum. Oyun hamurumu bir kenara koydum, artık gerçeklerle oynamak istiyorum. Suda tereye, kavakta da balığa aşersem mi acaba?