Ana içeriğe atla

Kayıtlar

...

Tanrım, Beni yavaşlat. Aklımı sakinleştirerek kalbimi dinlendir... Zamanın sonsuzluğunu göstererek bu telaşlı hızımı dengele... Günün karmaşası içinde bana sonsuza kadar yaşayacak tepelerin sukunetini ver . Sinirlerim ve kaslarımdaki gerginligi, belleğimde yaşayan akarsuların melodisiyle yıka, götür. Uykunun o büyüleyici ve iyileştirici gücünü duymama yardimci ol... Anlık zevkleri yaşayabilme sanatını öğret; bir çiçeğe bakmak icin yavaşlamayı, güzel bir köpek ya da kediyi okşamak icin durmayı güzel bir kitaptan birkaç satır okumayı, balık avlayabilmeyi, hülyalara dalabilmeyi öğret... Her gün bana kaplumbağa ve tavşanın masalını hatırlat. Hatırlat ki , yarışı her zaman hızlı koşanın bitirmediğini, yaşamda hızı arttırmaktan çok daha önemli şeyler olduğunu bileyim... Heybetli meşe ağacının dallarından yukarıya doğru bakmamı sağla. Bakıp göreyim ki, onun böyle güçlü ve büyük olması yavaş ve iyi büyümesine bağlıdır... Beni yavaşlat Tanrım ve köklerimi yaşam toprağının kalıcı değerlerine doğ

reklam?trend?

son zamanlarda Lürzer's den iyice sıkılmaya başladım... bir üstad ile konuşuyoruz: diyor ki, " avrupadan çakılan türko'luk tarihimizin reklamı ise, ne oldu kurukahveci mehmet efendi, ne oldu moulain rouge posterleri? hani misyonerlik? hani faydacılık?" "tamam, türk bayrağı girdi o 5mm*2mm ülke ikonlarının arasına..." "ama fatoşta yakılmış (burn diyor kendisi) fotografta s...çıp iki art direktörü uykusuz tutmuş, metin yazarının değil, sokaktan çalınmış lafın direkt çakıldığı, nerede, hangi strateji (para odaksız) ile, kime ne fayda sağlayacağı düşünülmemiş o reklam? " yok. kurduğum hayal ise şu: güven borçam'a bakalım: bu topraklardan dünya markası çıkar mı? eğer dünya bizim kadar küçükse, Marka'da ( o ayrı yazılan 'da' değil ) adım atamadığımızın ispatı, işediğimiz tuvalete içtiğimiz suyun katkısı kadar. bir de genel gidişat'a bakalım: vay canına, bu ne prodüksiyon, illustratör ne almıştır ha, ne manyak eğlenmişlerdir bu işte,