Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Serhan !

En son kaos üzeri köfte filan derken gittin kayboldun Serhan, seni özledik, seni sevenleri de senin sevdiklerini de özledik, iyi haberlerini alıyoruz mutlu oluyoruz. Sen yinede kendi haberini kendin yaz daha mutlu oluruz.

Alışveriş Merkezleri Cumhuriyeti

Alışveriş merkezleri hayatımıza bir girdi, pir girdi. 1988’de açılan Galleria’nın üzerinden 20 yıl geçti. Şimdi, ülkemizde irili ufaklı 180 civarında Alışveriş Merkezi (AVM) var. Bir o kadarı da 3-4 yıl içerisinde açılacak. Büyük metropollerde başlayan AVM furyası artık tüm şehirlerimize yayılıyor, hatta 5 yıl içerisinde ilçelerimize bile nüfus edecek. Kalabalıklar AVM’lere doluşurken, alışveriş ve keyif zamanlarının çoğu AVM’lerde geçerken, perakende satışların %20’si AVM’lerden yapılırken, yaklaşık 500 bin insan AVM’lerde çalışırken, Cumartesi günleri Türkiye’nin %8’i AVM ziyaretinde bulunurken akla şu soru geliyor: AVM’ler toplumsal hayatımızda ve kültürümüzde değişiklikler yarattı mı? Bir başka deyişle, AVM’ler bizi değiştiriyor mu? 2007’nin Ağustos ayında NTV’nin web sitesinde okuduğum bir haber, bana yukarıdaki soruyu sordurdu ve bu makaleyi kaleme almama neden oldu. Haber şöyleydi; “Giysiden mobilyaya, mutfak eşyasından, bahçe düzenlemesine kadar aranan her şeyin kolaylıkla bir

:(

Kırık bir kalbe karşı söylenebilecek tüm klişe sözlerin ne kadar havadan şeyler olduğunu ancak yaşayanlar bilir.. hafta ortası için mükemmel bir klip yolluyorum size, fikir muhteşem, şarkı muhteşem, bir de arada geçen o garip konuşmalar.. seveceğinizi umuyorum... tanıdığım, tanımadığım tüm mandalina ekibine sevgiler.. Gnarls Barkley - Who's Gonna Save My Soul from Chris Milk on Vimeo .

kıssadan "1" hisse

Ben geldim...:) İş arası bol vitaminli bir blog molası vermek isterdim uzun uzun ama, şimdilik çektiğim bir fotoğrafı paylaşarak başlamak en doğrusu sanırım:) not: Nurettin Bey sigaraya başlamayın:)

@Nurettin Bey / Sigara İçmeyin ( Don't Smoke )

Son günlerdeki konu Nurettin Bey'in sigaraya dönmek istemesi olduğundan paylaşmak istedim. Nurettin Bey mutlaka biliyorsunuzdur zararlarını ama yine de koyduğum reklam ibret olsun :) Hindistan da yapılan güzel bir gerilla. Ciğerler çakmak görevi görüyor ve insanlar kullandıkça doğal olarak duman ve isten kararmaya başlıyor. Vurucu bir gerilla

:)

Herkese yeniden merhaba!.. "Zeynep Gizem" olarak siteye giriş yapamadığımdan bloga tekrardan yazabilmem biraz zamanımı aldı ama işte yine buradayım :) Ve bakıyorum blog yeniden canlanmış o nedenle ben de elimden geldiğince katkılarımı esirgemeyeceğim. Sizlerle, Paris metrosundaki duvarların birinde bulunan ipod reklamının üzerine yoldan geçen birinin çizdiği ortodoks rahiplerinin resmini paylaşmak istiyorum. Sokak sanatıyla karikatürize bir dışavurumun reklam mecrasında birleşimi olarak hoşunuza gider umarım..

Mercedes-Benz 4MATIC

Enfes bir reklam... Advertising Agency: Jung von Matt/Spree, Berlin, Germany Creative Directors: Michael Haeussler, Florian Kitzing Art Director: Kalle Haasum, Mareike Geisker
Burada insanların ı’ları, ş’leri, ç’leri ve hatta yumuşacık g’leri var… Ama ne yazık ki bu harflerle oluşturabilecekleri kelimeleri ve cümleleri yok. Ne yaşadığını bilmediği gibi ne konuştuğunu da bilmeyenlerin zaman hırsızlığı oldu ‘ııııııııı’ ve alternatif varlıkları oldu ‘şşşşey’. Onlar ‘çççok’ güzel ve yakışıklılar ama hayat onlara göre ‘çççok sıkıcı’, ‘ğ’ kullandıkları tek kelimeyse korkarım ki ‘eğğğlence’, hatta bu bazen eyylence bile olabiliyor… Tüm harfler sana destek olabilmek için noktalanıp, yumuşayıp, saygısından şapkasını çıkararak yanına gelmişken yine de kendini anlatamamak en kötüsü olsa gerek… Bence hiçbir şeyin yokken her şeyi yapabiliyor olman, her şeyin varken hiçbir şey yapamıyor olmandan daha muhteşemdir. Belki güçleri yeter ve kendilerinde uzun yola çıkabilecek güveni bulup senin olduğun yerlere kadar uzanırlar yumuşayarak, noktalanarak ve saygılarından şapkalarını çıkararak…

noktasiz i´siz ve noktali s-c-g´siz bir hayat...

... olmadan yasamak zor. Sadece harfleri kullanamadigim icin degil, ayni zamanda kendimi ifade etme özgürlügüm kisitlandigi icin. Aslinda Apple´a bilgisayar siparisini verirken türkce klavye siparisimide verebilirdim ayni zamanda ama o zamanda almanca´da kullanilan iki noktali a harfi veya "ß" harfi eksik olacakti. Bir secim yapmam gerekti.. Almanca Klavye´yi sectim. Aslinda söylemek istedigim daha basit bir cümle ile su; Yurt disinda yasamak kolay degil. Sunulan sosyal hizmetler (sosyal derken buzdolabindan bahsetmiyorum. Avusturya´da sosyal esittir herkes icin esit sinirsiz saglik sigortasi, isciler icin yardimlar vs.) buradaki hayati inanilmaz derecede kolaylastirsa bile, hizmet olmayan sosyal´lik avrupa ülkelerinin bir cogunda ölüyor. Insan haklari, yabanci haklari, ögrenci haklari, calisan haklari derken bir bakiyorsunuz ki haklariniz icinde hapis olmussunuz. Hafta ici her gün 9´dan 17´ye kadar herkes calisiyor. Söyle hadi ögle arasinda bir kahve icelim diyebileceginiz b

maymun...

Geçen gün 'sevgi' geldi, oturup lak lak edelim istemiş. Eli boş gelir mi hiç, gelirken bana 'gitmek' getirmiş. Öyle baktım elime bıraktığı kutunun içine, daha önce hep komik hediyeler getirirdi bana, ilk defa sızlayan bir şey gördüm hediye kutusunun içinde... Ama 'hediyenin iyisi kötüsü olmaz ve hediye edilen şey asla değiştirilmez' öğretilmişti ki zaten değiştirme kartı da konmamıştı kutunun içine. Geçtim aynanın karşısına, denedim, baktım, giydim, çıkardım, bir türlü yakıştıramadım üstüme, her şeyden önce rengi gitmedi tenime. Dayanamayıp söyledim sevgiye; bu olmadı bize, yakışmadı ikimizin üstüne diye. 'İhtiyacımız olan bu ve kendine güvendiğin sürece üstüne yakışmaması mümkün değil, biraz ağırdır ama taşımasını bileceksin' dedi. Sustum... Şimdi alışmaya çalışıyorum. Düşünüyorum, yanında olup hissedemediğin ne çok şey var aslında hayatta, beraberken yaşadığın uzaklık daha korkunç her şeyden, fikirler arasındaki miller, ülkeler arasındaki milleri ç

iki yıldır hep bir yanım eksik...

Eskiden yakardım bir tane sigarayı, üfleye üfleye atardım stresi üzerimden, hep dertleşirdim sigaramla. Ateşiyle, dumanıyla keyfiyle, zehiriyle birlikte olmak çok güzeldi. Çok iyi arkadaşımdı hiç sır vermezdi, ondan başka dertlendiğimde olmazdı zaten. Yok Abi sen 30 küsür sene sigara içtikten sonra ondan ayırlmaya kalk, bünye izin vermiyor bu ayrılığa. Susarken, konuşurken, gülerken, kızarken birlikte hareket etmişiz yıllarca 10 cm'lik ucu beyaz filtresi sarı aşkımla. Tütün kokmam, ciğerlerimin dumanla dolu olması tecrit odalarındaki yalnızlığımın insan ilişkilerindeki verdiği zararı asla vermedi bana. Sigaramla yakın zamanda barışmayı düşünüyorum, paketimin içine bir sürü sıkıntılarımı boşaltacağım sonra kapatıp çöpe atacağım geçen yıllardaki gibi. Sonra bir sigara yakıp üfleye üfleye atacağım ne varsa üzerimden.