Ana içeriğe atla

Kayıtlar

iPhone geliyor!

Telefon alacaklar biraz beklerse sanırım şık bir tasarımla konuşma keyifini yaşayacaklar. 4 ve 8 GB'lık flash hafızaya sahip olan modelin fiyatları 499$ ve 599 $. Özellikleri ise kısaca şöyle, sitesinden de inceleyebilirsiniz.- iPod/cep telefonu/internet amaçlı kullanılabilme- 3.5inç geniş ekran- 4GB/8GB kapasite- 2 megapiksel kamera- 11.6 mm kalınlık- 4 bant GSM/EDGE desteği- Wi-Fi ve Bluetooth 2.0- 16 saat müzik pil ömrü, 5 saat internet/konuşma/video pil ömrü- iPod hazneleriyle uyumlu- Çoklu dokunuş denen (multi touch) dokunmatik ekran teknolojisine sahip. Arabirimde birden fazla parmakla işlem yapabiliyorsunuz.- Mac OS X’in özel uyarlanmış sürümünü kullanıyor- iChat benzeri SMS sohbetleri- Safari HTML tarayıcısı- Widget desteği- IMAP ve POP e-posta desteği- Google Maps desteği- Tek bir tuşu var. Onun dışında her şey dokunmatik- Aydınlatmalı ve ses açma/kapama sensörlerine sahipiPhone henüz üretim aşamasında, sadece tanıtımı yapılmış. Onay süreci halen devam ediyor ve Amerika&#

Ali Saydam İlginç bir kişilik...

Acaristanbul bir basın toplantısıyla kurtulmazAcaristanbul bir basın toplantısıyla kurtulmaz Düzenlenen her basın toplantısı, doğru bir iletişim etkinliği değildir. 'Çıkar bir beyanat veririm, herkes anlar!' tavrı her zaman istenilen sonuçları vermeyebilir... Bu gerçeği iki örnekte çok iyi yaşadık. Biri, Erke'nin, diğeri Acar'ların basın toplantısında.İş ve ekonomi dünyasının en önemli 'ayaklarından' biri olan iletişim, iki nedenden dolayı diğer uzmanlıklar kadar saygı görmez. Birincisi: İletişim ile ilgili yapılan hataların sonuçları hemen görülmez. Kötü yönetilen itibarın çıktısı, aylar yıllar sonra yaşanabilir... Oysa, örneğin pilotaj hatalarının sonuçları anında görülür... Mühendislik alanlarındaki yanlışların faturası hemen kesilir; tahsilat hiç gecikmez... İkincisi: Hekimlikte, avukatlıkta, mimarlıkta, mühendislikte olanın tersine iletişimdeki bilgi, beceri ve deneyimin belgesi, tescil mercii yoktur. Kapısına 'İletişim Danışmanı', 'Reklamcı'

Takvim uzun...

Altından kalktıkça ciğerlerimizi genişleten zorluklar "sayesinde", temiz havanın keyfini daha bir güzel alıyoruz. Nefes almak, yaşamak yeni yeni anlamlar kazanıyor. Günler çiziliyor, daha sıkı tuttuğumuz kalemlerin renkli uçlarıyla. Takvim uzun, herkese kolay gelsin!
Yeni yıl size gülücükler getirsin, şans getirsin, başarı getirsin.. Sizleri çok özlemişim!!! Bu arada blogun yeni görüntüsü de pek güzel! Ellerinize sağlık.

Son atak Doug'dan,

Doug ve sevgili eşi Mala'nın bebeği bu yıla yetişti, ömür boyu mutluklar diliyoruz Turner ailesine... ( Erkek )

Mandalina'lı Yıllar!

Bütün Mandalina ekibine mutlu, sağlıklı neşeli, başarı dolu bir 2007 diliyorum... Umarım her şey keyfinizce gerçekleşir.. MUTLU YILLAR...

"Reklamlarınızda Kullanmamanız Gereken 5 Kelime"

"McKee diyor ki, "Şu beş kelimeyi asla reklamlarınızda kullanmayın; 1- Kalite 2- Değer 3- Servis 4- İlgi 5- Dürüstlük Sebepleri de şöyle sıralamış; 1- Kalite: Alınmaya değer her ürün yada hizmet kalitelidir. Alıcılar, fiyata göre, kalitenin de geleceğini bilirler. Ayrıca kalite tüm firmalarca o kadar kullanılmıştır ki, sadece boş 6 harf haline gelmiştir. 2- Değer: Tıpkı kalite gibi, değer de fiyata bağımlı olarak değişmektedir ve alıcılar alımı yaparken, değerin ne olduğunu bilmektedirler. Her ürün veya hizmetin, kendine has değer eşitliği vardır. Bu yüzden "en değerliyi biz sunuyoruz" tamamen havada kalacak bir iddiadır. 3- Servis: Hiç "biz kötü servis veriyoruz" diyen bir reklam gördünüz mü? Dolayısıyla daha iyi servis vaadi, alıcı açısından hiçbir anlam ifade etmeyecekitr. 4- İlgi: Gerçekten firmanızın, rakiplerine göre müşterilerine daha fazla ilgi gösterdiğine mi inanıyorsunuz? Bunu söylemek iyi gelebilir ama, kamuoyu gözünde uçuşan kelimedir sadece.

eksiltiler

Güneşe yakıştırıdığım sarıların tonlarına bürünüp beni kandıran yapraklara balkonumdan her baktığımda, bilin ki sizleri düşünüyorum.. Herkese sevgiler.

Serhan

Hey,nerelerdesiniz?

Arkadaşlar sanırım Mandalina'nın bir blog'u olduğunu unuttunuz. Ya da ( umarım öyledir) çok yoğun olduğunuz için buraya iki satır mesaj bırakamıyorsunuz. Sevgili patronum bari siz biraz ilgi gösterin şu blog'a da bizler de Mandalina'dan bihaber olmayalım. Hepinizi çok özledim, en kısa zamanda ziyaretinize gelicem. Ayrı ayrı öpüldünüzzzzz!!!!! PS: Çok eğlendiğimiz günlerden biriydi, yad etmek istedim.

Aman dikkat!

Tarihin nemli çukurları, çamurlu ayaklarıyla bastıkları geçmişlerine gömülenlerle, kendini, kendi cinsinden üstün sananlarla tıka basa doludur. Aynı yolda yürüyüp aynı yerlere ulaşmamaya çalışan, yarattıklarıyla daha da iyiyi yaratacaklara ilham veren biz reklamcılar, müşterilerimizin nemden kabaran ürünleri üzerine rengarenk şemsiyeler açarak maddi manevi besleniyoruz. Sektörün penceresinden bakanlara sunmamız gereken manzara: Birlikteliğimizin oluşturduğu güven veren tablo içerisinde farklılıklarıyla sokağı canlandıran şemsiyelerimizin ters düz dikişleridir. Yaptığımız işlerdir, baktığımız yerde gördüğümüz köşeli ayrıntılardır bizi aynı çerçeve içerisinde birbirimizden ayrı tutan. İyi ve kötünün tartışılmadığı, istenen ve yapılanın belirleyici olduğu bu sektörde yapmamız gereken tek şey: Fikirlerimizin kara kalem çizimlerini tarzımızla şekillendirip, müşterimizin resim defterine ilk sayfadan girebilmeye çalışmak olmalıdır. Biz, bize bizi kötülemek yerine, biz bize olduğumuz tertemiz

Çilek

Çocuklara ezelden hayran bir bayram, Kuru ağızların tadında "çilek" olan bir bayram... İyi bayramlar mandalina!

Nobel

Teşekkürler Orhan Pamuk...

Bugün Ankara'da ne var?

Ankara'da güneş var bugün, Yüzümde gamze doldurmayı fırsat bilen. Ankara'da ben varım bugün, Yağmurun bulutuna yer gösteren.

mandalina merhaba!!

Herkese merhaba!! Sizleri çok özledim.. Duyduğuma göre Ankara'yı sular seller götürüyormuş.. Gündüzleri, kapalı, geceleri yıldızsız geçiyormuş.. Burada da yağmur yağıyor, ama güneş zaman zaman açıyor. Küçük ama tatlı, tam iki mi iki katlı bir evimiz var Ayşe ile. Herkesi bekleriz. Kaldığım şehir küçük, gezecek yeri yok, biz en iyisi sizlerle Brüksel'e gideriz. Doğrusu buraların ne kokusu, ne rengi, ne de insanları benziyor başkentiminkine.. Kendinize iyi bakın, hoşçakalın, bana yazın!

Sana dair...

Bir aşk için yapabileceğin her şeyi yaptığına inanıyorsan ve buna rağmen hala yalnızsan, için rahat olsun. Giden zaten gitmeyi kafasına koymuştur ve yaptıkların onun dudağında hafif bir gülümseme yaratmaktan başka hiçbir işe yaramayacaktır. Sen kendini paralarken o her zaman bahaneler bulmaya hazırdır. Hani ağzınla kuş tutsan ´Bu kuşun kanadı neden beyaz değil?´ diye bir soruyla bile karsılaşabilirsin.. iki ucu keskin bıçaktır bu işin. Yaptıklarınla değil yapmadıklarınla yargılanırsın her zaman. Bu mahkemede hafifletici sebepler yoktur. İyi halin cezanda indirim sağlamaz. Sen, ´Ama senin için şunu yaptım´ derken o, ´şunu yapmadın´ diye cevap verecektir. Ve ne söylesen karşılığında mutlaka başka bir iddiayla karşılaşacaksındır. Üzülme, sen aşkı yaşanması gerektiği gibi yaşadın. Özledin, içtin, ağladın, güldün, şarkılar söyledin, düşündün, şiirler yazdın. ´Peki o ne yaptı´ deme. Herkes kendinden sorumludur aşkta. Sen aşkını doya doya yaşarken o kendine engeller koyuyorsa bu onun sorunu.

Haluk Mesci'den yanıtlar.

- Ajansımdan ısrarla alternatifli çözüm önerileri istesem de, onlar hep tek öneri ile geliyorlar. Çok ısrar ettiğimde kendi önerilerinin yanında alternatif olmuş olsun zihniyetiyle kabul olmayacağı baştan belli seçenekler sunuyorlar. Sizce ne yapmalıyım ? Hmm ! Yazdığınız kadar bilgiden çıkarmak çok sağlıklı değil ama ajansınızla çalışma sürecinizde eksik aşama var sanki : Çalışmalarda, önce strateji alternatifleri ve bunlardan çıkabilen kavram alternatifleri görseniz daha sağlıklı bir ön adım olur. Bunların tartışılması ve gerçekten birbirinden farklı ikisini asıl yaratıcı geliştirme için seçseniz, sonradan sürprizle karşılaşma olasılığı azalır. Süreç daha sağlıklı bir takım çalışmasıyla ilerler ve daha verimli olur. Müşteri için brifi verme, soruları cevaplama, sonra sürpriz yaratıcı çalışmayı görene kadar karanlıkta bekleme ekolü çok eskilerde kalmış olmalıydı. - Ajansımı yeterince hızlı çalıştıramıyorum. Verdiğim işin sonuçlarını görmek çok uzun süre alıyor. ajansımız bizim tempomu

Kuşlar ve Hayal

Bulutların çizgilerinde dururmuş zaman. Şehirde kim varsa yoksa, Var mı yok mu demeden uçarmış kuşlar. Bulutlara yakın, zamana uzak. İnsan da bakıp kuşlara, hayal edermiş... Zamanın durgun köpüklerinde gözlerini yakmayı. Geçmişi, tertemiz olana kadar yıkamayı. Artık devamını bekliyorum hepinizden. Yazın, yazın, yazın.

Yağmurluk yazılar...

Yağmurun renkleri parlattığı, bulutlara yas tutturduğu Ankara. Seviyorum ben yağmuru, ıslanmayı, ıslanmamayı, kaya kaya bir kaldırımdan diğerine paslanmayı, torbalara girip eve götürülmeyi beklemeyi, şehir vadilerinden akan gökyüzünü tabanlarımda hissetmeyi... Seviyorum ben yağmuru, çok seviyorum.